25 Kasım 2011 Cuma

Suriye'de neler oluyor?


Tamam biliyoruz en uzun kara sınırına sahip, müttefik komşumuz tam 877km, karşıda 400 bin dönüm zeytin bahçeleri bizde ise mayın bahçeleri.

Zamanında Hatay ve PKK'nın elebaşı Öcalan için ilişkiler gerildiyse de durum bugün olduğu gibi hiçbir zaman bu seviyeye gelmedi, gerisi sudan sebepler, elbette Suriye'yi susuz bırakacak değiliz.

Şu an eleştrilerin ve yoğun baskıların merkezindeki Besar Esad görevi babası Hafız Esed in vefatından sonra yerine gelen Abdülhalim Haddam'dan 2000 yılında alıyor. Baba Hafız Esad  iyi eğitim almış öğrenim gördüğü Askeri Akademisini üstün dereceyle bitiren bir pilot ve devamında Hava Kuvvetleri Komutanı. Oğlu Besar Esad ise tıp eğitimi almış, bir göz doktoru eğitiminin bir kısmı ise İngiltere'de geçmiş yani başbakanımıza "One minüt" den çok daha fazlasını kolaylıkla söyleyebilir.  Demek istediğim ailenin eğitimi bizimkilerden üstün zaten giyim kuşam ile de bu üstünlüklerini dile getirmekteler.

Suriye ile 2009 yılında karşılıklı olarak vizeleri kaldırmış ve iki kardeş iki komşu ülke olarak ''Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması'' imzalamış ülkemiz ile Suriye arasındaki ilişkiler neden bu hale geldi?

Okyanus ötesinden gelen dalgalar kıyımızı çoktan vurmuş durumda. 

İşin öncelikli gerçeği şu;

1971 yılından bu yana Suriye yönetiminde bulunan Esad ailesi Alevi kökenli. 1982 yılında tarihe Hama Katliamı olarak geçen bir olay, Sunni "Müslüman Kardeşler" adlı islamcı muhafazakar grup Esad yönetimine karşı ayaklanıyor ki şu an Mısır'dan, Libya'ya, Suriye'ye kadar "Arap Baharı" denen ayaklanmalarda bu grub başrol oynamakta, sonuçta on yılı aşkın süren silahlı ayaklanmanın sonu Suriye ordusu'nun  müdahalesi ve geride onbinlerce kayıp.

Hükümet, okyanus ötesinden gelen birinci dalgayla Hama'nın bir nevi öcünü almak istiyor.

Şu işe bakın ki , dış politikada alevi bir yönetimi iktidardan düşürmek isteyen, Hama'nın öcünü almak isteyen hükümet, diğer taraftan Dersim açılımı ile alevi vatandaşlarımızdan özür dileme yolunu seçiyor bir nevi göze hoş gelme durumu. Politikamız mezhep'lerle yol alma durumunda, göremeyen gözler için ise bu çok ürkütücü, çok tehlikeli bir durum, açık ve seçik.

Okyanus ötesinden gelen ikinci dalga ise gerçek ev sahibinden geliyor,

Dışişleri Bakanı Clinton “Suriyelilerin kulak vereceği bir ses olmadığımızın farkındayız. Dolayısıyla, Suriye'nin gözardı edemeyeceği, giderek büyüyen ve şu anda Arap Birliği ve Türkiye'den oluşan bir koronun çağrısında bulunduk" diyor ve devam ediyor “Arap Birliği'nin yaptığı ve Türkiye'nin söylediklerinin, Suriye hükümeti ve toplumu üzerinde çok uzakta olan bizlerden çok daha fazla bir etkiye sahip olduğunu düşünüyorum"

Besar Esad'in “PKK Türkiye için neyse, Müslüman Kardeşler de bizim için o. Türkiye ’nin Müslüman Kardeşler’in hamisi gibi davranması bizi üzüyor” demecine karşın hükümet gerekeni yapıyor Suriye'yi karşısına alıyor, elçiliğimiz basılıyor, bayrağımız yakılıyor, hacılarımız kurşunlanıyor ve Suriye tekrar PKK'ya kapılarını açıyor, 12 yıl sonra yeni bir kamp için yer tahsis ediyor. 330 km'lik Irak sınırını koruyamayan Türkiye, 877 km'lik Suriye sınırını bundan sonra nasıl gözleyecek merak ediyorum.

Müslüman Kardeşler örgütünün sürgündeki lideri Muhammed Riad Şakfa, ise İstanbul'da düzenlediği basın toplantısında “Suriyeliler Batılılar yerine Türkiye’nin bir müdahalede bulunmasını memnuniyetle karşılayacaktır. Tabii ki bu müdahale kendilerini koruma amaçlı olursa... Türkiye’den komşumuz olarak daha fazla şey isteyebiliriz”  diyerek Türkiye'nin Suriye askeri müdahalade bulunmasını talep ediyor.

ABD yönetimi ise deniz aşırı operasyonlara gönderilen büyük güçlerden vazgeçildiğini, yeni stratejinin ABD ordusunun kapasitesini hedef odaklı olarak kullanmak olduğunu açıklıyor. Libya üzerinde Fransa ve İtalya ile yaptığını Suriye için ülkemiz ile yapmakta. Bu arada Obama'nın Ortadoğu danışmanı  Dennis Ross'un istifası ise gözlerden kaçmış değil.

Suriye pek kolay bir lokma olmayacak, başta Rusya ve  Çin'in büyük desteği var. Rusya, Suriye için baş silah tedarikçisi, gerçi Suriye ordu silahlarının modernlikten uzak kaldığı bilinse de Rusya, Suriye'nin hamisi olarak bu açığı kapatıyor. Ayrıca Rusya Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak kabul etmiş durumda. Rusya'nın Suriye üzerindeki diğer stratejik önemi ise liman kenti Tartus'da deniz üssü bulunması ve Rusya üç savaş gemisini bu üsde konuşlandırdı bile. Rusya - Afganistan savaşının sıcak denizlere inmek için olduğu hatırlanır ise Tartus'daki deniz üssünün ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır.
   
Diğer taraftan gözden kaçan bir nokta var, Amerika'nın Çin'e yaklaşma çabası;

kendine rakip olarak gördüğü büyük ekonomi Çin'e gerekli bir müdahale için kendisine sorun çıkaracak ülke hükümetlerini ülkemiz'in sözde ılımlı islam rol modelliği öncülüğünde değiştirmek, başta İran olmak üzere Çin'e doğru siyasi coğrafyayı temizlemek istiyor. Çin uzaya insan göndermeyi başarabilen üçüncü ülke ve daha da önemlisi Çin'in ASAT (Anti-Satellite) adlı projesi Amerika'yı derinden etkliyor. Söz konusu proje bir anti-uydu projesi, gerektiğinde navigasyon ve gözetleme uydularını etkisiz hale getirebilecek bir silah. Çin bu silahın denemesini 2007 yılında yaptı ve 1999 yılında uzaya gönderdiği inaktif bir metoroloji uydusunu düşürdü. Çin ayrıca Avrupa'nın Galileo GPS projesinin aktif bir üyesi ancak projenin PRS (Public Regulated Service) denilen ve güvenlik güçleri tarafından kullanılacak olan şifrelerine ABD ile yaptığı anlaşma gereği sahip olamayacak.

Obama ise Asya Pasifik'te kalıcı olarak söz sahibi olduklarını, bölgede Çin'in ticari oyunlarından bıktıklarını ve yükselen bir Çin'den korkmadıklarını açık açık söylemişti. 

Önümüzdeki birkaç yıl içinde Tahrir'den Tiananmen Meydanı'na bir bahar rüzgarı  estiğini duyarsak hiç şaşırmayalım. 

ve Arap Baharı Suudi Arabistan'a ulaşmış, şiiler ayaklanmış,

bu coğrafyada mezhep çatışması çok kan demektir.

BOP "Büyük Oyun Projesi" ya da diğer adıyla Sünger BOP projesi ile bölgede binlerce yıl önce sağlanan dengeler alt üst ediliyor, bu oyunun bir parçası olmak bizi yakacaktır.

Ziya Paşa'nın sözüdür.

Gökte yıldız arayıp gezerken nice turfa müneccim 
Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde

(Çiçeği burnunda nice astrolog, yıldızları gözleyip geleceği öngörme çabasındayken
 Gaflete kapılırda, bir adım ötesindeki çukuru görmekten aciz hale düşer.)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder