22 Kasım 2011 Salı

Aya gitmek istesek kaç ayda gideriz...


İşte çok sevdiğim fotoğraflardan biri, insanoğlunun tarihinde deklanşöre bastığı en uzak nokta. Neil Armstrong, ait olduğu dünyamızdan 384.400 evinden ise muhtemelen birkaç km daha fazla uzaklıkta yol arkadaşı Edwin Aldrin'i böyle fotoğraflıyordu.

Bu dünyanın dışında olmak, dört gün uzayda yol almak ve sonuçda daha önce kimsenin yapamadığını yapmak. Herşeyden uzakta, herşey geride bırakılmış belki de bir kez daha asla görülmeyecek, bir anne, bir baba, bir kardeş ya da bir sevgili.

Seçilmiş üç arkadaş bir uzay gemisinin içinde evinden çok çok uzaklarda, hedefleri bir zamanlar dünyanın parçası olan küçüklüğümüzün kaşar peyniri, ay dedesi. Uzandığım yerden Tom Hanks'in Apollo 13 filminde yaptığı gibi başparmağımı ay'a doğru kaldırıyor ve bir gözümü kapatıyorum şimdi başparmağımı kaplayan bizden biraz daha küçük aydede, benim içinde bir yerin var mı?

Bir insan geride dünyanın biraz daha küçüldüğünü gördüğü bu yolculukta neler hisseder? Kendisine yabancı  bir ortamda yalnız olduğunu bilmek... başka bir toprakda yürümek... o noktadan dünyayı görmek... ne bir gökyüzü, ne bir bulut, ne bir ağaç... sade yuvarlak bir mavi, koca kıtalar bir kaya parçası, devasa okyanuslar bir su damlası...

ve bu noktanın ötesi, diğer taraf... ilk dalışımı hatırlıyorum suyun 18mt altındayım, yanımda arkadaşlarım ama ben yüzümü uzağa diğer noktaya çeviriyorum, ileride bir kaya parçası, şimdi kendime güvenim tam her şeyi her şeyi yapabilirim, hedeflediğim kaya parçasının üzerinde manometremde 20mt yi okurken derine daha da derine yüzebileceğimi düşünüyorum ve yalnız kaldığım bu anda  gözlerim hemen sol yanıma kayıyor, korkutucu bir karanlık gözlerimi kör ediyor, bir bilinmezlik telaşlandırıyor beni,  o anda  ürperiyorum, korkuyorum... regülatörün ciğerlerimi beslediği sürece yaşayabileceğim  bana ait olmayan bir ortamda anlıyorum,

Ben ne kadar da küçüğüm.

Armstrong, Aldrin, Collins neler hissettiniz?

tüm dünya beyaz ekranlarında size bakarken,

Siz neler gördünüz?   

tüm dünya sizi konuşurken,

Siz neler duydunuz?

dünya karışır, gece gündüze dönerken,

Siz hangi zamandaydınız?

başımı çevirdiğim, beni çağıran, bana ait olmayan küçük bir karanlık beni korkutmaya yeter iken,

Siz o sonsuz karanlığın içinde neden korktunuz?

Ben daha dünyada yok iken sizler başka bir dünyayı keşfettiniz.

O günden beri artık siz bu dünyadan değilsiniz...

Ben de ait değilim bu dünyaya

Ne Hindistan, ne Nepal, ne Londra, ne Paris, ne de bu Dünya

Ben de gitmek istiyor işte oraya

Ay'a


  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder