21 Ekim 2011 Cuma

Sonsuzluğa zorlu bir yolculuk

...yaşamak uzun sürmüyor, biliyorsun”  ve şöyle devam ediyor“
... insanlar uzun zaman ölü kalabilmeye hazırlanmak için yaşarlar...”
bu cümle üzerine düşünüyorum
“uzun zaman ölü kalabilmek” 
 Anladığım şu; 
ölümden sonra yaşayabilmek, yaşatılabilmek.
Bunu başarabilir miyiz?
Dostoyevski “İnsan ölümünden sonra 100 yıl yaşar” der.
Eğer kalıcı bir eser bir anıt bırakmadık isek, bizleri yaşatacak olan, mezarımızı ziyaret ederek   çiçeklerle süsleyecek olanlar  bizi hayatta tanıyanlar olacaktır, yakınlarımız, kardeşimiz, abimiz, eşimiz, çocuklarımız, şanslı isek torunlarımız.  Bizi hayatta görenlerden sonra ise ziyaretçilerimiz giderek azalacak, mezarımızın yeri unutulacak, çiçeklerimiz solacaktır, kısacası bir insan ömrü zaman , sonrası ...
Sonrası...
Yüzyıllık yalnızlık.
Bu satırlar beni ebediyete taşır mı? Bir iz bırakabilir mi? Ölümümden yüzyıllar sonra da hatırlanmama yardımcı olabilir mi? Düşük bir ihtimal. Ancak, üstün sözlerin sahibi, Nobel Edebiyat ve iki Pulitzer ödülü sahibi  William Faulkner bunu başarabildi. Tıpkı diğer büyük ölmeyen yazarlar gibi eserleri ile günümüzde yaşamaya ve gelecekte de var olmaya devam edecek.
Bu yazar,
"Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı." diyen yazar
Bu yazar,

"Geçmiş asla sona ermez, hatta geçmez bile." diyen yazar
Döşeğimde Ölürken. (As I Lay Dying) William Faulkner. Çeviri Murat Belge. İletişim Yayınları. 214 syf. Kitabı okumayı bitirdiğimin ertesi sabahı  dedemin vefatını annemin titreyen sesleri ile öğrendim. Annem gözyaşları içinde, bana çok sevdiği babasının vefatını bildiriyordu. Dedem cumhuriyetimiz ile yaşıt  88 yaşında çalışkan, genç bir delikanlı. Türk Sanat müziği aşığı kemanı ve ud’u ustalıkla çalan romantik bir müzisyen bir besteci. Hepiniz onu “Çedene türküsü” ile yakından tanıyorsunuz aslında.
Ekin ektim çöllere de yoldurmadım ellere
Onbeşinde yar sevdim de sevdirmedim ellere
Çıt çıt çıt çıt çedenede sar bedeni bedene
Dünya dolu yar olsa da alacağım bir tane.

Ekin ektim bitecek de
Sevdan bana yetecek
İkimizin sevdası da
Ölene dek gidecek.

Ananeme yazmış, ilk sevdiğine...
Ve dedemi duyguyla, onca yaşanmış yılların saygısıyla toprağa verir,üzerini sessizce sonsuzluğa örterken 24 şehit haberini alıyorum. Ölümler sonlanmıyor, keder bir kez daha sarıyor bedenimi.
"Döşeğimde Ölürken, William Faulkner. Vefat eden annelerinin vasiyetini yerine getirmek için çıkılan zorlu bir yolculuk. Annenin vasiyeti ise ait olduğu toprağa Jefferson’a  gömülmek,  vasiyeti yerine getirmek , ilahi topraklara ulaşmak için çıkılan bu yolculukta karşılaşılan zorluklar, yıkılan köprüler, zorlu nehir geçişleri, kaybolan katırlar, çimento ile tedaviye alınan kırık bir bacak, istenilmeyen kasabalar  ve sonunda ödünç alınan kürekler ile bedenin huzura, yolculuğun ise sona kavuşturulması.  
Addie Bundren ölümünden sonra yaşatılacağı toprak olarak  Jefferson’ı seçti, dedem Mehmet Özdiş'in seçimi ise annesinin yanı oldu. 88 yaşında tekrar annesinin Zeynep Özdiş’in sıcak kucağı ve şefkatli kollarına koşan genç bir delikanlı, annesinin saf sevgiye açılan kollarında sonsuz huzuru seçti.  
Tom Robbins “Parfümün Dansı” adlı romanını Tanrı Pan’ın dayanılmaz kokusunu gizleyecek olan üst notayı, saklı notayı içinde barındıran patlıcan ile başlatır ve “Patlıcan ile başlayan hikaye şeytanla biter” der.
Ben ise hikayemi ölümle başlattım
Umarım mutlu sonla biter.

Huzur içinde yatın dedecim
Huzur içinde yatın ölmeyen şehitlerimiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder