7 Şubat 2012 Salı

Dindar Gençlik makarna ile yetişti.



Yıl 1993

Arkadaşlarım ile mezun olacağım okulun bahçesinde basketbol oynuyoruz, para biriktirerek aldığım üç renkli Rucanor marka topu neşeyle çemberden geçirip bedensel ve ruhsal eğitimimize katkı sağlıyoruz arada sırada da çembere değmek için olanca gücümüzle zıplıyoruz, başaramadığımızı gören diğerlerinin rahatça çembere zıplaması birde üstelik tutunup asılı kalması sinirlerimizi bozuyor. Bir iki maç derken yoruluyoruz, açlığımız ve olanca susuzluğumuz daha fazla sayı yapmamıza engel oluyor, artık ara vermenin zamanı.

Derken bir arkadaşım heyecanla "Hadi abimize gidelim" diyor "Ne abisi?" diyorum "Senin abin yok ki". Diğeri söze karışıyor " İmran bizim bir abimiz var onun evine gidiyoruz, yiyoruz,içiyoruz birde güzel boğuşuyoruz ki oooo ne güzel hadi sende gel." Şaşırıyorum "Nasıl abiymiş bu yiyor,içiriyor,boğuşturuyor,çılgınca eğlendiriyor" İsteksiz davranıyorum ama koluma giren arkadaşlarımı kıramayıp peşlerine takılıyorum. Evimize yakın bir yer Libya Caddesinde bir dairenin kapısını aralıyoruz genç bir çocuk karşılıyor bizi yaşça bizden daha küçük İçeri geçip oturuyoruz, evde fazla eşya yok, iki, üç koltuk, bir kanepe. Bulduğum yere oturuyorum nede olsa birazdan fırtına kopacak yiyeceğiz, içeceğiz, coşacağız. Ama hiç ses çıkarmadan yerlerimizi  muhafaza ediyoruz beni getiren arkadaşlarım da öyle davranıyor. "E hani boğuşma" diyorum ve sus işaretiyle sesim kesiliyor. Odaya birkaç çocuk daha girip çıkıyor, burası bizim gibi gençlerle dolu. Derken salona davet ediliyoruz, ağbiyi orada görüyorum, çocukları çembere almış sohbet ediyor. Kulak kabartıyorum, dini konular. İlginç bir ortam tüm bu çocukları burada toplamak, disipline etmek,sohbete katmak. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın vefat ettiği gün Kocatepe Camii'sinden selası veriliyor, ruhuna hep birlikte dua ediyoruz. 

Derken büyük bir tencere içerisinde makarna geliyor salonun ortası şimdi daha hareketli. Bağdaş kurmayı pek beceremediğimden bir sağa bir sola yıkılarak yemeğe eşlik ediyorum, servisi pek beğenmedim doğrusu. Yemeğimiz bitiyor. "Ellerinize sağlık" derken yeni bir hareketlilik başlıyor. Başımızdaki ağbimiz  "Hadi bakalım abdeste" diyor. Sorgusuz herkes talimata uyuyor, beni getiren arkadaşlarımla göz göze geliyor ve hemen ayrılıyorum. Boğuşmak, coşmak için geldiğimiz yer den bol bol aydınlanarak geri dönüyorum, harçlığımı biriktirerek aldığım basketbol topumu dahi unutarak.

O gün arkadaşlarımın beni götürdüğü yer "Işık evi" denen yerdi. Gençler toplanıyor, hatta ve hatta okullarından alınıyor, el pençe divan ağbinin peşine takılıyor. Dini sohbetler eşliğinde gencecik beyinler ne amaçlar uğruna harcanıyor, doğru bilinen yanlışlarla dolduruluyor. Kim bilir nasıl bir örgütlenme, kaç ev, kaç çocuk barındırdı, kaç çocuk bu ortamda boğuşturuldu?

Bu güzel dinim, tertemiz,saygı, sevgi güzellikler ile dolu dinim nasıl çirkin bir hale sokuldu? 

İşte o günkü arkadaşlarım şimdi aramızda bizleri yönetiyor, hakim, savcı, doktor, avukat, memur vs.... 

Makarna ile yetiştiler, sözlü edebiyat ilk ve son  kitapları oldu, öyküler düşüncelerini etkiledi, ağbileri gözlerini kapadı. 

Talimat ile yaradanın yüce huzuruna çıkarak temizlendiklerini zannettiler.

Din Kültürü  10
Ahlak Bilgisi 0

insanlar oldular. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder